h0şG3Ld2N1Z - fenerbahçe ve biz
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  anket
  orta şekerli espiriler
  fenerbahçe ve biz
  tatlı bebiş(hehe)
  forum








FENER BAHÇENİN  GEÇMİŞİ

Ligin son dokuz haftasına girildi. Futbol lezzet vermiyor ancak mücadele üst düzeyde. Beşiktaş, Galatasaray ve Gençlerbirliği arasındaki mücadele ligin sonu yaklaştıkça kızışıyor.

Beşiktaş son haftalarda irtifa kaybetmeye başladıysa da, mücadele ettiği yolların teke inmesi ve dinlenerek oynamaya başlaması onların avantajı. Yine de zor bir fikstür onları bekliyor. Galatasaray’ın tadı yok. Kazanıyorsa da oynadığı futbol tatmin etmiyor. Gençlerbirliği ise daha şimdiden gönüllerin şampiyonu. Lezzetsiz ligin fark yaratan, sezona damgasını vuran takımı.

Rakiplerine oranla çok daha ucuza maledilmiş kadroları ve Türk futbolunun geleceği olduğuna yürekten inandığım teknik direktörleri ile alkışlanıyorlar. Ligin zirvesinde durum bu iken, aşağıda dikkat çeken takımlar var, Trabzonspor ve Malatyaspor gibi. Radikal Futbol’da Tanıl Bora’nın “başaltı” olarak adlandırdığı bu takımlar, Denizlispor’u da ekleyebiliriz, olumlu futbol oynuyorlar, geleceğe yatırım yapıyorlar, iyi sinyaller veriyorlar.

Bütün bunlar olurken, yılın hayal kırıklığı ise Fenerbahçe. Aslında Fenerbahçe sadece bu yılın değil, son yılların hayal kırıklığı. 1988-1989 yılında 103 golle yaşanan ezici şampiyonluğun ardından oynanan 13 sezonda yaşanan sadece 2 şampiyonluk ve yüzde 15’lik başarı oranı camia için yeterli bulunur bir oran değil.

Fenerbahçe’nin profesyonel futbol liginin kuruluşundan bu yana gelişimini, gerçekleri gizlemesi mümkün olmayan rakamlar aracılığı ile inceleyeceğiz. Bunu yapmaktaki amacımız, isim özelinde konuşulan, gündelik, dar bir analiz yapmak yerine, geçmişten bugüne gelişimi izleyerek olanların detayına ve temeline inmek, buradan alınması gereken dersleri ortaya çıkarmak.

Analizimizin ilk verileri, doğal olarak şampiyonluk sayıları. 1958-1959 sezonunda oynanmaya başlanan Türkiye 1. Ligi’nin ilk 20 sezonunda 9 kez şampiyon olan Fenerbahçe’nin yüzde 45 olan başarı oranı, takip eden 24 sezonda kazanılan 5 şampiyonluk ile yüzde 21’e gerilemiş halde. Yani profesyonel liglerin ilk 20 yılında 2 sezonunun 1’inde FB şampiyon olurken, kalan 24 yılda bu oran neredeyse 5’te 1’e düşmüş. (Analizimize halen sürmekte olan 2002-2003 sezonu dahil değildir)

Rakiplerle de karşılaştıralım. FB’nin yüzde 45 ile damgasını vurduğu ilk 20 sezonda BJK’ın başarı oranı yüzde 15, TS’un yüzde 10, GS’ın ise yüzde 30. FB’nin yüzde 21’de kaldığı müteakip 24 yılda ise GS yüzde 38, BJK yüzde 25, TS ise yüzde 17 oranla başarı elde etmiş. Yani ilk 20 yıl Fenerbahçe’nin rakipler üzerinde mutlak üstünlüğü varken, takip eden 24 yılda bu iktidar sallanmış, başarı oranında sadece -o da 18 yıldır şampiyonluk görmeyen- TS geride bırakılabilmiş.

İlginç bir veri, Fenerbahçe’nin analiz için temel kabul ettiğimiz son 24 yılında üstü üstüste iki şampiyonluğu yok. Hatta iki sezon şampiyonluk keyfini en son 1973-74 ve 1974-75 sezonlarında yaşanmış.

Söz konusu 24 yılda Fenerbahçe’nin başkanlarına bakalım. Kulüpte -bu dönem için- 2’şer yıl görev yapan Faruk Ilgaz ve Fikret Arıcan ile, 1’er yıl ya da daha az görev yapan Razi Trak, Hasan Özaydın ve Güven Sazak’ı bir yana bırakırsak, kalan 17 yılın sorumluluğu 4 isim üzerinde; Ali Şen, Aziz Yıldırım, Tahsin Kaya ve Metin Aşık. Bugünün kapışan isimleri olarak görülen ya da gösterilen, birbirlerine alternatif olarak gündeme taşınan Ali Şen ve Aziz Yıldırım’ın toplam görev süreleri 10 yıl, azımsanacak gibi değil.

Teknik direktörlerden devam edelim. Fenerbahçe’nin son 24 yılında görev yapan antrenör sayısı 25. İki kez atananları ve iki yıl üstüste görev yapanları da sayacak olursak sezon başına yaklaşık 1.5 teknik direktör düşmekte. Çok enteresan bir bilgi daha; 1982-83 sezonu şampiyonu Stankoviç dışında şampiyon olduğu sezonun ertesindeki sezonu -başlasa da, başlamasa da- bitirebilen Fenerbahçe teknik direktörü yok. Veselinoviç bir kez ertesi sezona başlamamış, bir kez de ertesi sezon kovulmuş. Parreira başlamıyor, hatırlayacağınız üzere Mustafa Denizli de kovuluyor.

Sözlerle birşeyleri saklamak, gizlemek, unutmak mümkün, ancak rakamlar gerçekleri insanın yüzüne çarpıyor. Fenerbahçe camiası için gün, eğri oturup dosdoğru konuşmak günüdür. Üzücü bir görüntüydü, Altay mağlubiyeti sonrası bir Fenerbahçe’li taraftarın şeref tribünü istikametinde “Büyük Fenerbahçe’mi bana geri verin” diye ağlamaklı haykırışı. Ancak yukarıdaki rakamlar, üzgün Fenerbahçe’li dostların hesap sorması gereken isimlerin sadece mevcut yöneticiler değil, son 24 yıla damgasını vuran istikrarsız, tutarsız politikalar olduğunu gösteriyor.

Halen sürmekte olan Aziz Yıldırım dönemi özelini, diğer dönemlerden ayıran en temel fark, kulübü -göründüğü kadarı ile- maddi sıkıntıya sokmadan 3/4’ü tamamlanan stadyum inşaatı. Tercih hataları, istikrarsızlıklar, harcanan ama karşılığı alınamayan paralar dendiğinde, geçmiş başkanlar ile bir fark olduğu söylenemez.

Analizimize, henüz tamamlanmamış olması sebebi ile, 2002-2003 sezonu dahil değil. Ancak kısaca bu sezonu da değerlendirmek istesek, 24 yılın özetinde farklı birşey görmeyeceğiz. O yüzden niye Lorant’la başladılar, Lorant niye gitti, Oğuz niye geldi, niye gitmiyor, Ogün, Abdullah neden kadro dışı kaldılar, Ceyhun’dan kaptan olur mu gibi işin temelini görmemize mani, haklı da olsalar günlük oldukları açık sorularla kafanızı meşgul etmeyeceğim.

Fenerbahçe’nin geleceği için kilit kelime, istikrar. Yani bugüne kadar olmayan, bugünden sonra olmazsa olmaz olan şey. İstikrardan kastım, mevcut başkan ve teknik direktör görevde kalsın değil. İstikrardan kastım geleceğe yatırım, vazifeyi ehline teslim, sabır ve inanç. Yani Fenerbahçe’nin 24 yıldır yapamadıkları.

İstikrar ararken, görev yaptığı 5 yıl boyunca 7 farklı teknik direktör ile çalışmayı Fenerbahçe’ye layık gören Aziz Yıldırım için hala bir umut taşımak, bana biraz hayalperestlik gibi geliyor. Kabul etmek gerekir ki Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’ye sportif olmasa da birşeyler vermiş, sportif olarak da iyi niyetle çabalamış ancak başarılı olamamış bir başkandır. Ancak istikrar aranacak bir geleceğin başkanı değildir.

Çeşitli spor tartışma platformlarında, Yıldırım için alternatif olarak Ali Şen’in isminin geçtiğini görüyorum. Ali Şen’in en önemli özelliği, başarısız olarak nitelediğimiz son 24 yılın 6’sında, yani yüzde 25’inde zaten başkan sıfatı ile Fenerbahçe’yi yöneten kişi olmasıdır. Başarısızlığın ve daha da önemlisi istikrarsızlığın bu denli içinde yer almış, sebebi olmuş bir kişi olarak hala göreve davet edilmesi/düşünülmesi/çağırılması tam anlamı ile traji komiktir.

Fenerbahçe’nin geleceği için sürekli ve iyi birşeyler hayal ediyorsanız, bugünü bir milad kabul etmelisiniz ve Fenerbahçe’nin bugününde -en azından başkan sıfatı ile- pay sahibi olan isimleri alternatif kabul etmekten vazgeçmelisiniz. Camia elele vererek kulübü ağırlığı ile grupların esiri olmaktan kurtaracak, sportmen bir kimliğe sahip, karar verme kabiliyeti ve cesareti olan, vizyon sahibi, karizmatik ve saygıdeğer bir başkana emanet etmeli, gelecek için ise sabretmelisiniz
 
Bugün 6 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol